Türkiye’nin en büyük rejeneratif tarım projesi

Türkiye’nin en büyük özel sektör çiftçisi olan Tiryaki Agro Muş Alparslan Tarım İşletmesi’nde rejeneratif tarım uygulamasına başladı. Toprağı iyileştirerek verimliliği ve sürdürülebilirliği artırmayı hedefleyen proje, kapsamı ve elde ettiği sonuçlarla Türkiye’deki en büyük ölçekli rejeneratif tarım örneklerinden biri olarak dikkat çekiyor.

Günümüzde hızla artan dünya nüfusu ve iklim değişikliklerinin oluşturduğu baskılar, tarımsal üretim üzerinde ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu durum, gıda güvenliği ve sürdürülebilirliği sağlamada acil çözümler gerektiriyor. Rejeneratif uygulamalar, toprağı verimsizleştiren endüstriyel tarımın yarattığı sorunlara çözüm getiriyor.
Sadece üretimi sürdürmek değil, aynı zamanda toprağı ve ekosistemi onarmak anlamına gelen rejeneratif tarım, toprağın sağlığını ve tarımsal ekosistemlerin dayanıklılığını artırmayı amaçlayan bütüncül bir yaklaşım olarak tanımlanıyor.
Bu yöntem, toprağı yalnızca bir üretim zemini olarak değil, yaşayan bir ekosistem olarak görüyor. Toprağın bereketi artacak Türkiye’de rejeneratif tarımın öncülerinden olan Tiryaki Agro, Muş Alparslan Tarım İşletmesi’ni rejeneratif tarım üssü olarak belirlemiş durumda. Yenileyici tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması hedefiyle yola çıkılan projenin temel amacı, toprağa minimum müdahale ile verimliliği artırırken toprak besin içeriğini zenginleştirmek ve gübre gibi zirai girdilerin kullanımını optimize etmek. Bunun yanı sıra tarım sezonu dışında örtü bitki uygulamalarıyla toprağın boş kalmasını önleye-rek sürdürülebilir üretim döngüsü sağlamak da hedefleniyor. Türkiye’yi Muş Ovası besleyecek Proje için Muş Ovası özellikle seçildi. Muş Ovası verimli tarım arazileri, zengin su kaynakları nedeniyle hem Doğu Anadolu Bölgesi'nin hem de Türkiye’nin tarım kapasitesinde önemli bir yere sahip. Ancak modern tarım teknik-lerinin kullanılmaması, sulamaya yönelik projelerin hayata geçirilmemesi, hatalı arazi kullanımının yaygınlığı ve ürün çeşidinin yeter-sizliği nedeniyle bugüne kadar sahip olduğu yüksek potansiyel kullanılamamış. Tiryaki Agro, bölge halkını modern tarım teknikleriyle kavuşturarak refahı artırır-ken üretimin de artmasını sağlayacak. Küresel ısınmanın etkilerinin artmasıyla birlikte de Muş Ovası’nın Türkiye’nin gıda tedarikindeki önemini artıracak. 60 bin dekarlık bir alana yayılacak Tiryaki Agro Grubu’nun Türkiye operasyonlarını yürüten Tiryaki Anadolu Holding Genel Müdürü (CEO) Tekin Mengüç, hayata geçirdikleri projenin benzer uygulamalardan farkını şöyle anlatıyor: “Türkiye’nin en büyük özel sektör çiftçisi olma avantajıyla, tamamı bize ait olan ve kendi agronomist ekibimiz tarafından yönetilen bu ölçekteki bir tarım arazisinde rejeneratif tarımı birebir uygulayabilmek, her adımını doğrudan yönetebilmek ve sonuçları anlık olarak kayıt altına alabilmek büyük bir ayrıcalık. İlk aşamada 1.000 dekarlık bir alanda başlatılan pilot çalışmalar zaman içerisinde 60.000 dekar-lık bir alana yayılacak. Bu proje, ülkemizde bu büyüklükte bir arazide, tüm uygulamaların şirketin kendi kadroları tarafından yürütüldüğü ilk rejeneratif ta-rım çalışması olma özelliği-ni taşıyor. Projemizin en önemli hedeflerinden biri, gerçekleştirilen çalışmaların tüm aşamalarını kayıt altına alarak bir rehber oluşturmak. Rejeneratif tarım konusunda sektöre ve çiftçilere yol göstermek. Bu çalışmaların toplumsal bir boyutu da var. Projeyi, ağırlıklı olarak geleneksel üretim yöntemlerinin sürdürüldüğü Doğu Anadolu gibi bir bölgede hayata geçirerek, bölge halkını çağdaş tarım uygulamalarıyla tanıştırmayı ve tarımsal üretimde verimlilik ile refah seviyesini artırmayı hedefliyoruz.”

Uluslararası standartlara uyumlu

Saha uygulamaları, profesyonel bir Proje Yönetim Ofisi (PMO), rejeneratif tarım uzmanları ve sürdürülebilirlik yöneticileri tarafından koordine ediliyor. Bu sayede proje hem operasyonel bütünlük hem de uluslararası etki doğrulama standartlarıyla uyumlu şekilde ilerletiliyor. Program kapsamında yenileyici tarım uygulamaları ile üretilen ürünlerin VERRA'nın Verified Carbon Standard (VCS) metodolojisine uygun şekilde ölçülüp modellenerek sertifikalandırılması hedefleniyor. GTE danışmanlığında yürütülen program sertifikasyon sürecinin ön inceleme aşamasını geçmiş durumda. Devam eden bu sertifikasyon süreci ile sera gazı emisyonlarının azaltılması ve karbon depolama potansiyelinin artırılması açısından uluslararası standartlara uygun bir model ortaya konuyor.

Dijital teknolojiler kullanılıyor

Muş Alpaslan Tarım İşletmesi’nde pilot alanların belirlenmesi ve proje takibi sürecinde tarımsal teknolojiler etkin bir şekilde kullanılıyor. Tüm tarımsal kararlar; toprak nem sensörleri, uydu tabanlı bitki sağlığı izleme sistemleri ve dijital çiftçi etkileşim platformları gibi çözümler üzerinden yürütülüyor. Bu çerçevede uydu takip sistemleriyle seçilen pilot bölgeler için uzman ziraat mühendisleri tarafından detaylı zirai planlar oluşturdu. Bu planlar doğrultusunda münavebe uygulamasına başlandı. Bu uygulamayla topraktaki biyoçeşitliliğin artırılması ve kimyasal gübre ve pestisitlerin kullanımı minimize edilmesi amaçlanıyor. Kompost ve organik gübre kullanımıyla da toprağın zenginliği artırılıyor. Proje kapsamında ilk aşamada iki buğday ve iki ayçiçeği tarlasında gübreleme optimizasyonu ve ara ekim teknikleri test ediliyor. Bu model, tek bir ürün odaklı tarımdan uzaklaşarak toprağa ihtiyacı olan dinlenme ve yenilenme fırsatını veriyor. Önümüzdeki dönemde spot spray veya see&spraylerin ilaçlama makinelerine entegre edilmesi ve yapay zekâ teknolojisi kullanılmasıyla yabancı otlar ve kültür otları birbirinden ayırt edilecek. Bu teknoloji sayesinde bitkilerin görüntüleri analiz edilerek sadece hedeflenen bitkilere ilaç uygulanması sağlanacak. Böylece kimyasal kullanımı minimize edilirken ilaçlama işlemlerinde yüzde 90’a varan tasarruf yakalanacak. Ayrıca, bu sistemin yüksek doğruluk oranı sayesinde, ilaçlama işlemlerinin performansı da önemli ölçüde artacak.

Add a Comment

Your email address will not be published.